BİR DAMLA SUYUN DENİZE FAYDASI VARDIR

29 Eylül 2017 Cuma

TRAFİK MAGANDALARI

     

TRAFİK MAGANDALARI

          Gerçekten trafik magandaları ile hiç karşılaşmayan var mı? 
          Hiç sanmıyorum... 
          Mutlaka bir yerlerde yolunuz çakışmıştır, ne kadar istemezseniz de.
        Adana'ya tayin olup geldiğimde ilk konuşulan, trafikte bu gibi kişilere dikkat edin oldu arkadaşlar arasında.
          Yeni yırtmış birini anlattılar. 
       Kırmızı ışıkta beklerken yandaki arabadan bakan adama ne var gibi bir hareket yapmış, yarım saat adana sokaklarında kovalamış adam. Zor kurtulmuş.

Aman maganda canım maganda
Trafikte bıraktın yoktan bir kavga 

          Basında çıktı mı bilmiyorum. 
      Beş kişi, içmişler gece trafikte, gıcık oldukları bir arabaya taciz yapmışlar, hızlarını alamamış arkasından da takip etmiş, çek sağa, çek sağa,  zorla sağa çektirmişler arabayı. 
       Şanssızlık bu ya içinden çıka çıka şamil sam çıksın. Her vuruşunda, her birini bir tarafa savurunca, genç magandaları sedyeyle toplamışlar hastaneye.

     Prensibimdir sinyal veren araç gördüm mü, hemen şerit değiştirmesini kolaylaştırır, yavaşlar yol veririm.
      Zaten İstanbul trafiğinde de, trafik bu şekilde yürüyor. Sinyal ver, burnunu uzat, istediğin şeride geçersin.
      Bazen istisnalar oluyor. 
     Birinde herkes gibi aynı şekilde şerit değiştirdim, bakımlı bir bayan sürücü, arkamda bir şeye kızmış gibi korna yapıyor. 
      Yavaşladım yanıma geldi, 
camı açtım 
           "noluyoruz" dedim.
           "Sen nasıl araba sürüyorsun" dedi. 
   Ben de 
   "siz İstanbul trafiğinde olduğunuzun farkında mısınız? dedim,
 çekti gitti. 
        Sahil yolunda oluyor birde. 
      Herhalde basın ekspres'e çıksa hacamat ederler.
    Yoğun trafikte hangi şeridin akacağı belli olmuyor, ileri görüşlülük şansını deniyorsun.         
       Bazen siz E-5'te sıkışmış haldeyken, yan yol akar, siz bakar jilet atarsınız.
     Malatya'ya yeni tayin olduğum günlerdeydi, trafiğin yoğun olduğu merkezde tali yoldan bir araç ana yol trafiğine girmeye çalışıyor ama bir kişi yol verse. 
       Ben de İstanbul'dan kalma alışkanlık, niye sokulup girmiyor diye  şaşırıyorum.
      Artık ben durdum, işaret ettim, yol verdim. Adam o bezginlik içinde arkasına döndü, elini öptü sonra elini başına koydu beni selamladı. Eşim güldü  "adamı sevindirdin" dedi. 
        Hayret ettim ben gelesiye kadar bir Allah'ın kulu  yol vermez mi ya ?

      Trafik nasıl hayatın gerçeği ise, magandalar da trafiğin gerçeği. 
      Trafik magandaları ile işim olmaz dersiniz hemen. Olmaz ama bazen de onların sizinle işi olabiliyor.
   İstanbul trafiğinden yeni çıkmışım. Her zamanki alışkanlık akşam trafiği, Malatya'da  İstanbul oluyor. Ben tali yoldan geldim. Yavaş ilerleyen trafikte sinyal verdim daldım. Diğer araç zaten, sen burnunu uzatınca  tek çare durup yol verecek.
      Ama bu sürücü genç bir oğlan. Sanki hakkı olan bir şeyi elinden almışım gibi hırsla inatla üzerime sürüyor. 
    Güya yol vermeyecek. Ben yürüyünce de sıkıştı. Can haliyle diğer şeride attı kendini mecburen. 
      Tabii öfkeyle kalkan zararla oturur. Diğer şeritte giden başka bir araca çarptı.
    Çarpışanlar indi arabalarından, baktım bana işaret ediyor, bekle diye. Vardım yanına, toyluğu yetmezmiş gibi birde baskın. "Gördün mü yaptığını" diyor. 
      "Derdin ne senin" dedim. 
      "Senin yüzünden oldu, bir yere ayrılma" der. 
       "Polis çağıralım" dedim.
     Diğer çarptığı adam "bende önemli bir şey yok" dedi gitti.
    Seninki hemen telefona sarıldı. Ben sanıyorum polisi arıyor. Ben onunla konuşurken eşimde polisi aradı.
   Sağa çektik araçları, polis beklerken ara sokaklardan kalabalık bir grup, çoğu yolun karşısında bekliyor, 6 sı yanımıza geldi. 
     Tek olduğumu görünce diğerleri yaklaşmıyor.
   Yanıma gelenlerin içinde siyah paltolu iri kıyım biri de var. Dayı diye hitap ediyorlar. Kaslı, adamın bir kolu benim bacağım gibi. "Siz karışmayın bana bırakın" dese adam, arabayı ters çevir.
       "İn arabadan gel konuşacağız" diyorlar.
Ben de 
       "ne konuşacaksınız polis gelince konuşalım" diyorum.
      "Erkeksen in lan aşağıya" diye beni hızanlandırıyorlar.
     Kapıya davranıyorum eşim tutuyor "hayır kesinlikle inmeyeceksin". 
      Tabii eşimde kocasına zarar gelecek diye efeleniyor.
     Lisede lakabı efe imiş zaten.
      "Defolun gidin ne istiyorsunuz" diyor. 
      Adamlar "en ufak bir çizik olmayan arabamızı kocan çizdirdi gelsin konuşacağız" diyorlar.
      Ben de bundan, "biz de onu çizeceğiz" gibi bir mesaj alıyorum.

      Aslında ortamını hiç sevmediğim orduevine tayinim çıkınca mesaiye gidesim bile yok.
      Şeytan diyor 1 ay rapor garanti gibi.
      Ah işte tam kestiremiyorum ne kadar döveceklerini bilsem, bunu fırsata çevirebilirim, hemen ineceğim.
      İlk defa arabamız çizildi diye çok sinirliler, bir ay rapor yeter falan, hiç kesmez adamları, çok insaflı olacaklarını tahmin etmiyorum.
       Sağ çıkarsan malulen emeklilik gözüküyor gibi.
     Allah'tan polis geliverdi. 
     Arabadan hemen koştum polisin yanına. Polislere "bunlar başka bir araçla kaza yaptı, olay çıkarmaya çalışıyorlar" dedim.
    "Sen kazaya karıştın mı" dedi. 
     "Ben kazaya karışmadım" dedim. 
     "O zaman seninle alakası yok sen git" dedi polis.
      Magandalar arabanın önüne geçiyor "gidemezsin" diyor.
  "bakın burada polis git diyor çekilin" diyorum, bu sefer tehditler 
     "plakanı aldık elimizden kurtulamazsın."
    Polisle baş başa bıraktım ayrıldım oradan.

    "Gonyamıza hoş geldin " dayağını duyunca şimdi Malatyalılar, "bizim magandalarımız bile insaflıdır" diyecekler.
   Astsubay arkadaşım Konya'ya tayin olduğu hafta, eşiyle Mevlana çarşı, pazar geziyor, alışveriş yapıyor, pazar dönüşünde kırmızı ışıkta beklerken (yanlışlıkla eli kornaya mı deymiş ne) sen misin bize arkadan korna yapan.
    Öndeki araçtan 5 kişi iniyor, arkadaşı yaka paça tutup indiriyorlar arabadan. 
    Aralarına alıp evirip çevirirken, kocasını kurtarmak isteyen hamile eşini de itekleyip yerde tepikliyorlar.
    Anne babasının dayak yediğini görüp ağlayan kızlarına da basıyorlar tokadı.
    Hatta hızlarını alamamışlar, pazardan aldıkları poşetleri saçmışlar yola.
    Merkezi bir yerde oluyor, bir Allah'ın kulu gelip kurtarmaz mı?..Neyse.

        Çok uzadı farkındayım.
    Şimdi iki dayak yemişsiniz amma abarttınız. "Eşiyle pazara çıktığında şehit edilen astsubay arkadaşımız var" bu ne ki dersiniz.
       Evet doğru bu ne ki..
       İyi başladık ama hüzünlü bitti.

        Allah'a emanet olun


Vefasız kullardan, vefa bekleme, 
Kıymetsiz bir pula satarlar seni. 

Bulamazsın, bulamazsın, benim gibi seveni, 
Bulamazsın, bulamazsın, seni mutlu edeni. 
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder