BİR DAMLA SUYUN DENİZE FAYDASI VARDIR

27 Aralık 2018 Perşembe

Pekala Aşk nedir

Pekala Aşk nedir

      Çok düşündüm...  
      Gerçi kimler düşünmedi ki!..  Ne şarkılar yapıldı, ne şiirler yazıldı.  Ciltlerle kitap yazılsa bitmez diyenler oldu.
     Ama ben size kesin olan şunu söyleyeyim ki, aşık olmayan birinin aşkı anlatmasının imkanı yok.  
     Mesela hayatında hiç portakal yememiş ama portakal yiyen görmüş,  tadının nasıl olduğunu duymuş ama tatmamış,  portakalı anlatıyor.  
   Hiçbir şeydir bence...
  Çok düşündüm demiştim ya... Sonunda ben de kendimce tarifini buldum. Aşk Allah'ın, olgunlaştıracağı kul'unun kalbine attığı bir kor'dur.  
    Ah o kor...Fatih'e İstanbul'u,  Mecnun'a Leyla'yı sor da gör...
    Şimdi ben bunu iç dünyam'a bakarak yazıyorum.  Aşk-ı böyle düşünüp,  bu şekilde anlayan, hissedenler, hatta "yandım"  diye bağıranlar ve daha nicesi...
    Bi kalbine bakıp, bir de haline, buna anlam vermeye çalışanlar kimler çok merak ediyorum.  Çünkü kalbin derinliklerinde gördüğümüz şeyler aynı demek ki...
    Aşk hakkında o kadar çok şey söylenmiş ki  ne söylense de ilk olma ihtimali yüzde sıfır.
    Şimdi bunun üzerine birkaç adım daha gitmeye çalışacağım.
   Aşk, Allah'ın kulunun kalbine aldığı bir kor ise, ızdırap açısından değil, Allah'ın kuluna bahş-etmesi açısından bakınca, Yüce yaratıcı kulundan nasıl bir performans bekliyor o zaman diye sorgulamaya çalışacağım.  Çünkü Allah kullarını sever, onların gelişmesini ister, Rabb dir çünkü. Kesinlikle zulmetmez adildir çünkü.
   Dostlar ben size bir şey söyleyeyim mi?.. Aşk aslında bizim aşkımız değil, verene ait bir şey. Bununla murat nedir,  onu anlamaya çalışıyorum.

         Tabi tabi kim seviyor belli
         Sana akıl daha yeni mi geldi

   Üzüntü ve ümit ile Yüce yaratıcı "daha çok olgunlaşmaya ihtiyacın var"  mesajı veriyor ama yakan bir aşk ile.....
    Hikmeti kulunu olgunlaştırmak için  ise sadece yanmak mı vardır?...
     Çaresizce bakıp gözleri dalmış, çıkılmaz bir girdap, dalıp dalıp bakışında, titreyen bedeni, nerede bulacak aşkını,  kendini bile kaybetmiş iken, kavuşmak özlemi..
   Gel de şimdi Niyazi Mısr-i anma.

          Derman Arar idim derdime
          Derdim bana derman imiş
          Bürhan sorardım aslıma
          Aslım bana bürhan imiş.
  
     Of.. benim içim de bir alem, alemin içinde galaksiler, galaksi de yanan bir güneş. O güneşte kor halin de gülümseyen bir Aşk...

            Benim içimde yanan ateş var
           Sevgilim ne zaman buluşacağız

    Aslında aşkta kavuşma kamil insana bir kemal istasyonumudur?... Kavuşma nefis ile alakalı ise ve murad-ı ilahi olgunlaştıracağı kulunu pişirecek ise sadece  sıkıntı mı vardır?.
    Acıtan bir haz....
    Insan, verilen duyularla olgunlaşacak ise, "Böyle bir  hissedişdeki hikmeti anlamaya çalışalım", diyeceğim ama...
    Bence kartı yakmamak için burada kalsın derim...
  Hem biraz düşünelim, hem de "aşk bu mu" başlığı ile sonraki bir yazı da devam edelim.
   Sanal bir hat gibi ortaya atılıp, varlık aleminde varlığını bilebilen nefis ile aşk arasında nasıl bir ilişki var.
   Enteresan!..  Bunu tatmış ama artık kor ateşin harareti gitmiş, küllenmiş kişilerde "aşık olmak istiyorum" diyor.  Bu acı verdiğini iddia ettiğimiz şey, verdiği haz ile kıyaslanınca  istenen bir şey oluyor ise,  çok büyük bir ilahi Armağan o zaman....